Karanlıktan,
Aydınlığa mı?
Fenerbahçe
ile Beşiktaş bugün Kadıköy’de son yılların en önemli maçlarından birine
çıkacak. Lider Galatasaray’ın puan kaybettiği haftada iki takımda 3 puanı
kazanmak isteyecek. 3 puandan önemlisi ise şampiyonluk yolunda rakiplerine gözdağı
vermek olacak. Bir tarafta kaos içinde olan Fenerbahçe, diğer yanda son 2
maçını kaybeden “Feda” senesindeki Beşiktaş. Kim kazanır bilinmez ama çok
keyifli bir derbinin bizi bekleyeceği kesin.
Kasımpaşaspor
Karşılaşması (KSP 2-0 FB)
Ligde
ve Avrupa’da art arda darbeler yiyen Fenerbahçe’ye bir darbede Kasımpaşa’dan
geldi. Hem de öyle bir darbe ki 8 yıldır kulüpte birçok rekora imza atan
Alex’in takımdan gönderilmesine yol açtı. Alex Aykut Kocaman’ın meşhur rekorunu
kıramadan bavullarını toplayıp Samandıra’yı terk etti.
Fenerbahçe’yi
takip etmeyi ve hakkında yorumlar yapmayı çok sevdiğim için bu blog’u açtım.
Ama ne var ki Fenerbahçe Futbol Takımı, hakkında yorumlar yapılamayacak maçlar
çıkarıyor. Sahada hiçbir varlık göstermeyen adeta gezinen futbolcu grubunun
kaleyi bulan tek şutunu yorumlamak inan ki bana çok ağır geliyor.
Bu
başarısızlıkta şüphesiz ki futbolcuların payı büyük. Sahada yürüyen yabancı
oyuncuları yine anlayabiliyorum ancak iyi Fenerbahçe’li olarak bilinen ve bu
takım eskileri olan Volkan, Selçuk, Topuz, Gökhan bu görüntüye dur demek bir
yana, onlarda bu gidişata katkı sağladılar. Takımın huzurunu bozan ve
arkadaşları ile ilişkileri kötü olarak nitelendirilen Emre’nin, takımın iyiliği
için arkadaşları ile kavga etmek uğruna bağırış ve çağırışları şimdi aranıyor.
Futbolcuların
payı var ancak en büyük pay tabi ki takımın patronu Aykut Kocaman’da. Elindeki
bu seçkin oyuncu grubunu kontrol edemeyen, ağırlığını koyaman Aykut Hoca,
sahada yürüyen oyuncularına trip atmak yerine Yılmaz Vural gibi dövse
Fenerbahçe bu noktalarda olmazdı. Şaka bir yana gidişata sert bir şekilde
müdahale etmek yerine kulübesine yapışıp kalan ve futbolcularına küskün görüntü
vermek şu noktada doğru olan davranış biçimi değil.
Maç
sonunda Ali ve Aziz Yıldırım’ın soyunma odasına girip yaklaşık 1 buçuk saat
görüşmenin yansımaları Fenerbahçe’nin bu
sezon kaderini çizecek gibi duruyor. Volkan’ın da değindiği gibi konuşulanlar
yine lafta kalırsa Feenrbahçeliler için çok hüzünlü bir sene geçecek gibi.
Mönchengladbach
Karşılaşması (MG 2 – 4 FB)
Kasımpaşaspor
mücadelesinden sonra yapılan bir buçuk saatlik toplantının olumlu etkisi ilk
maçta yani Almanya’da yansıdı. Aldığı 4-2 galibiyet bir yana, maçın büyük bir
bölümünde isteğini gerçekleştiren bir Fenerbahçe vardı sahada. Hücumda
yardımlaşan, savunmayı topu ayağa oynayarak yapan Fenerbahçe, özellikle Caner,
Cristian ve Gökhan’ın güzel oyunu ile sonuca gitti.
Bu
maç sonunda istatistiklere bakıldığında Fenerbahçe’nin Avrupa maçlarında Süper
Lige nazaran daha golcü bir kimliğe ulaştığı görülüyor. Bu Avrupa’nın ne kadar
ciddiye alındığının göstergesi, bu olumlu ancak toplantıda konuşulanların
etkisinin sadece bu maçlık olabileceği ihtimali nedeniyle olumsuz görünen bir
istatistik. Zira toplantıdan öncede Avrupa’yı daha ciddiye alan bir Fenerbahçe
vardı.
Mönchengladbach
karşısında Fenerbahçe sahada çok güzel yayıldı. Klasik 4’lü defansın önünde yer
alan Meireles ve Topal, onların hemen önünde köprü görevi gören Cristian ve
ileri üçlü Caner, Sow ve Kuyt. İleri 3’lü maçın büyük bir bölümünde top
rakipteyken topun gerisine gelerek alanı daralttı ve bu sayede küçük ani presler
ile top kazanmasını bildi Fenerbahçe. Aynı mesafe yakınlığının hücumda da
gösteren Fenerbahçe iyi top yaptı ve tüm bunların sonucunda maçı kazandı. Her
ne kadar 50 ile 70. Dakikalar arasında oyun üstünlüğünü kaybetse de maçın
genelinde umut veren bir oyun sergiledi.
Beklerin
sürekli özveri ile ileri çıkması hücum anlamında zenginlik yaratsa da ikinci
golde olduğu gibi savunmada zaaflar yaratabiliyor. Fenerbahçe’nin yediği 2. Gol
3-1 önde olan deplasmanda oynayan bir takımın yememesi gereken türde bir goldü.
Grupta
Limassol ile 2 kez karşılacak olan Fenerbahçe hem gruptan çıkabilmenin
garantisini almak hem de ülke sıralamasında Türkiye’nin 12. sıradaki yerini
sağlamlaştırmak adına büyük sorumluluklar düşüyor. Fenerbahçe bu maçtaki gibi
oynadığı vakit zaten Limassol’un bir şansı yok.
Fenerbahçe - Beşiktaş
Milli
maçlar nedeni ile bu maçın Pazar günü oynanacak olması şüphesiz ki Fenerbahçe
için büyük bir dezavantaj. Ancak Maddi güce bakıldığında Fenerbahçe’nin
Beşiktaş’a nazaran daha fazla rotasyon imkânı var. Bu nedenle bu durumu bahane
etmemeli Fenerbahçeliler.
Fenerbahçe
yorgun olacak. Ne kadar rotasyon yaparsanız yapın takımın en az yarısı sahada
olacak. Oyuncu performanslarını da düşünürsek ne kadar rotasyon yapabilir
bilemiyoruz. Almanya’da ilk 11'de görev almayan Mehmet Topuz, Krasiç, Stoch, Yobo
belki Selçuk bu maçta ilk 11'de yer alabilir ancak Aykut Hoca risk alıp hemen
hemen aynı 11'le çıkar diye düşünüyorum. Bence yanlış yapar. Hiç değişikliğe
gitmese bile Sow mutlaka kenara çekilip Krasiç sağ kanada monte edilmeli. Benim
beklentim o.
Bu
sebeplerden ötürü Fenerbahçe ilk yarıda işi koparmaya bakmalı. İkinci yarı
klasik bir Marsilya ve Galatasaray maçları senaryosu izleyebiliriz. Biraz da
şansının yardımıyla Fenerbahçe maçı alabilir.
Beşiktaş,
klasik 11’i ile maça çıkacak gibi görünüyor. Zaten alternatifli bir kadroya
sahip değil. Orta 3’lüsü; koşan, mücadele eden, özverili oynayan ancak hücumda
etkisiz Veli ve Necip ile takımın kalbi, hücumdaki olmazsa olmazı Fernandes
olacak. Kanatlarda Olcay ve Holosko ileride Almeida olacaktır.
Beşiktaş
bu maçı almak istiyorsa o her zamanki coşkulu oyununu oynamamalı. İlk yarı topun
gerisine geçip alanı daraltmalı, topu ayağına aldığı zaman ise hızlı hücumla
golü aramamalı. Top yapıp Fenerbahçe’yi yormalıdır. Unutulmamalıdır ki bu maçta
Beşiktaş’ın en büyük kozu zaman olacaktır. Zaman geçtikçe Fenerbahçe yorulacak,
baskı altına girecek, tempoyu yükseltemedikçe de panikleyecektir. Beşiktaş bunu
değerlendirmeli.
Çözüm
belli ancak Beşiktaş’ın kadro ve oyun yapısı buna müsait gibi görünmüyor. Veli
ve Necip ile ani baskı ile top kapıp uzun oynayan bir ekip. Pas oyunu yapan bir
ekip değil. Bu da Fenerbahçe’nin bir avantajı.
Fenerbahçe’nin
orta sahasında Alex’in ayrılmasından sonra ekstra savunma yapacak bir isim
oluştu. Şimdilik bu isim Cristian. Hücumda iken Fenerbahçe’de Topal Fernandes’e
yakın oynayıp hızlı top kullanmasını engellemeli. Top rakipteyken ise Topal,
Meireles ile birlikte görev bölgesine dönmeli bu görevi Cristian devralmalıdır.
Bunu yapabilirse Fenerbahçe Beşiktaş’tan gol yemez. Duran toplar hariç tabi.
Geçirdikleri
süreç bakımından bana kalırsa bugün birbirlerine denk gücü olan iki takımın
mücadelesini izleyeceğiz. Tam bir satranç oyunu oynanacak. İki takımına orta
saha üçlülerin performansları ve duran toplar sonucu belirleyecek diye
düşünüyorum. Hakeme de iyi şanslar diliyorum.